Yiyor, yemiyor, iştahsız

Yiyor, yemiyor, iştahsız, peki ya ilk yıllarda beslenme nasıl olmalıdır?

Doğru besleniyor mu sizce bebeğiniz?

Çocuğunuz şuanda nasıl besleniyor sizce yeterli mi?

 

 

İştahsız mı? İştahsız ne demek?

Çocuğunuz sizce olması gereken kadar büyük mü?

Neden yemiyor?

 

 

 

 

Bütün bu soruların yanıtını bulabileceğimiz bir eğitime katıldık geçtiğimiz pazar sabahı. Pazar sabah sabah etkinlik mi olur diyenler için üzgünüm olur hem de çok güzel olurmuş. Bu eğitime gelerek, pazar sabahımı şenlendirdim, Anneysen.com’un kurucuları Pınar ve Aylin sayesinde.  Çok güzel bir teaser çekmişler ilk yıllarda beslenme temalı ve Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları/Çocuk Gastroenteroloji ve Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Benal Büyükgebiz ile bizler için de bir eğitim organize etmişler (eğitimin duyurusunu buradan da yapmıştım).

Şimdi sana bu eğitimde neler öğrendim, neler aklımda kalmış anlatacağım.

Üç yaşına kadar beslenme özellikle çok önemli önceden ilk üç yılın önemi çok vurgulanırken artık beş yaşından bahsediliyor çünkü artık beş yaşından sonra bazı hormonlar devreye giriyor fakat insan yine de büyümeye devam ediyor dolayısıyla bu edilgen beslenme evresi konusunda anneler ne kadar bilinçlenirse sağlıklı nesiller yetişir düşüncesinden yola çıkılmış. Büyüme dediğimiz şey beslenme ile oluşuyor büyüme gelişimi de etkileyebiliyor. Büyümesi gelişmiş bir çocuk gelişim konusunda farklı ilerlemiş olabiliyor ya da gelişimi iyi olabiliyor ama büyümesi az işte bütün bunların çocuğun potansiyel büyümesine yaklaştırılması gerekiyor.

Biz dünyaya gelirken bir potansiyel ile geliyoruz ve büyüme konusunda ki potansiyelimize yaklaşmamız hedefleniyor ilk yıllarda iyi beslenme ile. Ayrıca iştahsız diye nitelendirdiğimiz çocuğumuzun belki de aslında başka beslenme problemleri olduğunu bunlar ortadan kaldırılınca büyüme potansiyeline erişebileceğini öğrendik, belli bir yaştan sonra da bu potansiyele erişilemeyeceğini.

Prof. Dr. Benal Büyükgebiz der ki;

Çocuklarda beslenmenin en önemli amacı büyümenin en uygun koşullarda sürdürülebilmesini sağlamaktır.

Beslenme ve büyüme arasında çok ciddi bir ilişki vardır. Büyümeyi olumlu, olumsuz etkileyen faktörler; Beslenme, Hormonlar, Hastalıklar, Genetik ve çevresel faktörler’dir.

Çocuğun zekasını, anneden babadan gelen genetik faktörler belirler, bunun üstüne çıkaracak bir besin yoktur fakat, yetersiz beslenme ile potansiyele de ulaşılamaz.

Her çocuk genetik büyüme potansiyeli ile dünyaya gelir!

İlk 6 ay bebekler çok hızlı büyürler, ikinci 6 ay ise bu hız yavaşlar ve bunu iştahsızlık olarak adlandırmamak gerekir, fakat ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenen bebek, ikinci 6 ayda katı gıdalarla tanışmalıdır, tat duyusu gelişmelidir ve yutmayı öğrenmelidir.

Bir eve blender asla girmemelidir!

Memeyi eliyle tutarak, çekerek emen, artık hafif hafif oturmaya başlayan ve siz yemek yerken yemeklere uzanmaya çalışan bebek yeni tatları demek istiyorum demektedir ve bebek katı gıdaya geçmeye hazırdır. Memeyi çekerek, tutarak emmesine izin verilmelidir çünkü bu aynı zamanda ek gıdaya geçtiğinde öğürmeden yutmasına da yardımcı olacaktır.

8.aydan itibaren çocuk doyduğu zaman kafasını çevirir bu durumda sessizce kaşığı bırakıp yemeyi sonlandırmak gerekir, son kaşık, bir de benim için gibi oyunlar oynanmamalıdır.

Çocuğuyla güç savaşına giren her anne kaybetmeye mahkumdur!

9.aydan itibaren mucizevi bir şey olur ve artık bebek uzun ve ince besinlere heves duymaya başlar “finger food” bununla birlikte yutma gelişmiş olmalıdır ve püre verilmemelidir.

Beslenmek oyun işi değildir, masa dışında hokkabazlıkla yedirmek yerine sonraki öğünü beklemek daha iyi bir fikirdir. Çocuğun ne zaman ve ne yiyeceği ortak bir noktada anlaşılarak çözülmelidir. Büyük çocuklara seçenek sunulmalıdır pişen yemeklerin hangisinden istersin diye.

Beslenme hatalarını iştahsızlık olarak nitelendirmemek gerekir doğru beslenme şekilleri oluşturulmalıdır.

İştahsızlık olarak nitelendirilen konuları 5 ana grupta inceleyebiliriz.

Katı beslenmeye geçemeyenler: Çocuk devamlı sıvı gıdaları tercih eder ve mümkünse biberonla içer. Bu gruptaki çocuk genellikle 5 yaş altındadır. Çok süt içer. Anne “Bari süt içsin” diye süt verir ancak çocuk süte ulaşmak için katı gıdayı reddeder. Fazla süt tüketimi farklı fiziksel sorunlara örneğin bağırsak kanamalarına yol açabilir ve kansızlık oluşabilir.
Bu durumda: Mutlaka çocuğun acıkmasını beklemek gereklidir. Yeterki yesin diye yaptığınız herşey hatadır.
İştahsızlar: Çocuk çok az besin alır,. 1-2 lokmadan sonra yemek istemez. Sevdiği hiçbir yiyecek yoktur ve gün içerisinde yemek yemek aklına gelmez. Buna rağmen neşesi ve enerjisi yerindedir.Bu gruptaki çocuğun dikkat eksikliği ve hiperaktivite başlangıcında olması mümkündür.
Eğer bu gruptaki çocuğun nefesi sabahları kokuyorsa, yediği besinlerle ilgisi olmayabilecek bir karın şişliği varsa, kabızlık eşlik ediyorsa ve çocuk kustuğu taktirde bir önceki öğünde sindirilmemiş besinler varsa mide tembelliği vardır. Mide tembelliği var ise (önce mide tembelliği ispatlanır) özel diyet ve ilaçlarla sorun çözülebilir.
Yaşına uygun yemek yemeyenlerKatı besin alması gereken yaş grubunda olmasına rağmen çocuk katı besin ve pütürlü gıda yemez. Bu grupta olan çocuğa 6 aylık bebeğe öğretiyormuşçasına pütürlü gıda yemeyi baştan öğretmek gereklidir. Beslenme becerilerinin yeniden öğretilmesi gerekir, kaşığa direnç gösterse de eliyle yiyebilir.
Masa adabı geliştiremeyenler:  Annenin peşinde koştuğu, yemeyi oyun gibi gören, yeme adabı geliştirilmemiş aktif çocuktur. Özellikle çalışan annenin çocuğunda bu problem görülmektedir. Bu durum tamamen bir davranış sorunudur. Mutlaka masada yemek yenmelidir, çocuk buna alıştırılmalıdır. Çocuğun masada anne ve baba ile beraber yemek yemesi gerekir aksi takdirde çocuk o yemiyor ben neden yiyorum bu bir çeşit ceza mıdır diye düşünmektedir.
Aşırı seçiciler: Çocuk yoğurdun markası değiştiğinde anlar. Israrla tercih ettiği besini ister. Çocuğun sosyal ortamlarda beslenmesi çok zordur. Bu grup en zor gruptur çünkü neden bu noktaya geldiği çoğu zaman bilinmemektedir.
Aşırı seçicilik doğuştan metabolik hastalıklar ile de ilişkili olabilir. Çocuk özellikle belirli bir besin grubunu yiyemiyorsa besin alerjisi düşünülebilir. Çocuklar sebze yemeyi sevmezler çünkü aslında ıslak yemeklerden değil kuru yemeklerden hoşlanırlar, sebze ile arası iyi olsun istiyorsanız sebzeleri haşlanmış olarak sunun. Ayrıca her sebzeyi tüketmesini beklemeyin bir iki tanesini tüketmesi yeterlidir hatta sebze ve meyve aynı gruptadır birinden birini yemesi de yeterlidir.
Çocuğun anne babasının da çocuklukta benzer problemleri olma olasığı % 40’dır. Bunların dışında yukarıdaki problemlere neden olabilen travma, baskı karşısında geliştirilen yeme korkusu, kritik periyodun kaçırılması, otonomi ve kontrol mücadelesi, özgürce yeme fırsatı verilmeyişi diğer etkenlerdir. Yemek konusunda çocuğa baskı yapmayın, her baskı tepki geliştirir. Çocuğun yediklerinde tercih hakkı vardır.
Çocuğun için iştahsız demeden önce yukarıda ki maddeleri gözden geçir belki de iştahsızlık olarak nitelendirilen bambaşka bir sorunu olabilir.
Ayrıca,

Her canlı acıkınca yer. Çocuğun acıkmasına fırsat verin.

Sevgi ile yemeği birbirinden ayırın!

 

Nihan

 

Yorum yapın

Diğer Yazıları: Nihan Kayalıoğlu

bu bir şükür yazısı…

allahım sana şükürler olsun, çok şanslıyım, kimsenin canı gözü kalmasın allah herkesi...
Devamı

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir